Avcı
Dalgaların içinde yüzü güneşe dönük halde uzaklaşmaya devam ediyor. Kızıla kaçan bu sarı ışığın altında dalgalar mat bir aynaya dönüşüyor. Gökyüzünün koyu mavisini taklit ediyor deniz. Ve işte tam altında kendimi görebiliyorum. Ayaklarımın altından çekilen suyun tabanında bana doğru yaklaşan yüzünü tanıyorum. Gittikçe yaklaşıyor, büyüyor, ağzı, çenesi kaybolurken yalnızca bana ait olmayan gözleri kalıyor... İşte orada, geniş yapraklı otların ardında ışıldayan siyah ve parlak gözler düşleri ve tüm geceyi de yararak sonunda gerçek dünyaya geçmişti. Ben daha doğrulamadan üzerimden öteye savruldu. Olağandışı kükremesiyle ormanı bile ürkütmüş bu dört bacaklı varlık başından beri peşimdeydi. Üstüme atlayıp beni tüketmesi an meselesiydi. Hiçbir silah onu durduramazdı. Silüeti o kadar karanlıktı ki gecenin içinde rahat seçilebiliyordu. Sanki her şey ona karşıymış gibi bir rahatsızlık içerisinde başladığı işi bitirmeye yeltendi. Pantere benzeyen kafasını ona ait olmayan bir canavarımsı gövde ta...