Kayıtlar

Ocak, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bataklık

Resim
Ayaklarımın altı su toplamış, muhtemelen de biraz kanlanmıştı. Acısı hala taze, durup dinlenmeliyim. Zemin yumuşacık narin bir halıyı anımsatıyor. Yer yer yosunlu kayalar, aralarında çimenlerin altında kaybolmuş küçük su yolları. Yağmuru böyle taşıyordu toprak. Çantamı açtım, içini kurcalarken ceplerin dibinde –oraya düşmüş olacak- kuru defne yaprağı elime geldi. O bitmeyecek bir akşamdı. Ne ilkbahar, ne yaz, tam arası bir mevsim, ne nisan, ne mayıs, tam arası bir aydı. Yağmur dindi. Vadinin sonuna doğru bataklık her yeri kaplamıştı. Bataklık kurbağa kaynıyordu. Sebat içinde dev yaprakların üzerinde sanki ayin yapıyorlardı. Bir an için karşı kıyının karanlığında bir siluetin beni izlediğini hissettim, ama oraya baktığımda ıslak dallardan başka bir şey görünmüyordu. Artık bu gölge oyunlarına alışmalıydım. Sarmaşıklara sıkı sıkı sarılarak karşı eteklere geçerken önüm aydınlandı. Bu ayın yüzünü son görüşüm olacaktı… Gökdağ’ın gizemli yakasındaydım artık. En karanlık orman olduğu anlatı...

Zirveden Sonra

Resim
"Nereye gidiyorsun…" "Bakmam lazım." "Rye orada göreceklerin belki de senin ölüm döşeğindeki benliğin olacak. Ne bekliyorsun? Gerçeği mi? Sevdiklerin senin başına toplanmış ağlaşsınlar mı istiyorsun? O aynadan içeri girersen dönüşün olmaz. Gel... Gel sana bu dünyayı anlatayım. Gerçek dünyayı…" En ufak iniltilerden, yeknesak konuşmalardan bu sessizliğe eriştim. Her taşı ezberlemiş kara keçiler gibi yukarıya çıktım. Zamanla yavanlaşmış tüm gereçleri yitirdim. Buraya yalnızca sen olmak için vardım. O şimdi burada. Kuzeyin esintisi çimenlerde sürünerek yükseliyor, kokusunu alıyorum. Gökyüzünü seyre dalmış, çimenlerden yastık yapmıştım tüm bedenime. Yıldızlı göğün kararlı bakışlarla beni süzen bir göz olduğunu düşündüm. Daha uzaklara doğru kayıyordu gözlerim. Her biri kenarlara doğru toplaşıyordu gözlerimde. Orada bir yerlerde, seni hissedebilmek için... Çimlerin hışırtısına bakılırsa biri yaklaşıyordu. O buraya nasıl gelmiş olabilirdi, barmaid? Rye istifin...

Gece

Resim
Korkularını geceye yaslayıp bekleyemez insan. Düş kırıklığı değil ki bu? Nasıl yürüyebilir geceye güvenmiş, gözü kapalı? Ama ya başka şansı kalmamışsa? Hayattaki tüm ihtimalleri tükenmişse? Küçük bir akvaryum balığı gibi ona bahşedilmiş dünyasında, onu bu hayattan alacak tehlikeyi bilebilir mi? Hiç yoksa bu tehlikenin nereden yaklaşacağını tahmin edebilir mi? Yüzmeyi bırakıp bunları düşünür mü dersiniz? Yoksa memnun olmadığı hayatının keşmekeşli dallarında onu zehirleyen, onu yavaş yavaş bitiren, güçsüz kılan hayali düşmanıyla mı yaşamalı? Bilinmezdir gecenin sırları, size dökmez için nedensiz. Onunla sohbet etmeye cesaretiniz yoksa sabahı mı beklerdiniz? Belki ince bir kıvılcım çakar da aydınlanıverir etrafınız ya da deus ex machine size canlı bir halat atar da sizi yormadan belinize sarılıverir güzel yapraklar. Yo hayır bunu yutmayacağım. Bu yolların nereye çıktığını bilirim. Korku kabuslarını besler. Sen onu hapsetmiş, hayatına yıllarca devam etmişsindir ama o boş durmamıştır. Sen...