İşte O An

Gecenin başlangıcını pek severim. Hele birde medeniyetten uzaksak… Orman sanki uykusunda sayıklayan birini anımsatır ve gürültüye başlar o vakit. Rüzgârın uğultusu, dalların ve yaprakların esnemesi, diğer ev sahiplerinin uyanışı, tüm bunlar gecenin habercisi gibi. Aksi takdirde gece gece olmazdı kanımca. Yürüyen dev bir hayaletten başka neye benzer ki sessiz gece. Evindeysen sanki uykusu gelmişte esneyen evin çıtırtı sesleri, kedi, köpek sesleri şanslıysak yoldan geçen araba sesleri duyabilirsin ancak. Bazen öyle zor gelir ki şehir hayatı, yoldan geçen bu araba sesleri bile bir ninni gibi gelir. Sanki fısıldayan küçük misafirler gibi... "Hadi uyu bakalım dostum nöbet bizde, hayat telaşını sabaha dek biz devralıyoruz" diyor olabilirler mesela. Zaten o uyku sersemliğinde uykuya dalma anını bilen yoktur. Düşüncelerle debelenme anı yaşanıyorsa bu durum gecenin sesine kulak vermemekten kaynaklanır. Her an "işte o an" kadar önemlidir. "İşte o an" ise şimdiki zamandan başka bir şey değildir. Bu hayatta yapılabilecek en güzel şey geleceği hayal etmek için güneşi, geçmişi hatırlamak için ayı beklemektir. Zira her iki gök cismi de kendi anında değerini bulur ve bu saf ışık fikirlerinize güç verir. Ama uyuyacaksak eğer, kendi sessizliğimizde dünyayı dinlemeliyiz. "İşte o an" yaşadığımızı hatırladığımız andır. İyi geceler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

(oh my) Eve

Başlangıç

Neden